Beni
tanıdığını zannetme sakın.
Çünkü
kendime bile itiraf edemediğim gerçeklerimle bir başınayım çoğu zaman.
O kadar
çoklar ki; hangisi gerçek ben, bilemiyorum.
İyi biriyim
zannetme sakın.
Nisyandan
geldim ben.
Unutkanım
bir kere.
Aynaya bakar
da, topraktan geldiğimi hatırlamam mesela.
Gözlerimin
kahvesinde kaybolurum da nereden aldım bu muazzamlığı aklıma getirmem.
O yüzden iki göz göze geldik diye hatırımda
kalırsın sanma!
Ben ki, bir
zamanlar farklı âlemlerde ettiğim yeminleri hatırlamam nitekim.
İki sözümü
sözüne kattım diye sana borçlandım sanma.
Şu konuda
anlaşalım mesela; vefalı biri değilim ben.
Tüm kâinata
hükmeden bir eşref olarak beni buraya gönderen kudretin hazırladığı cennetlere
layık görürüm de kendimi, küçük bir ricasına yanaşmam vefasızlıktan.
O nedenle,
bir parça emeğim var sende diye minnet duyarım sanma.
Emek vermem
sana, yardım da etmem.
Küstah
biriyim ben, kahrolası biri belki de.
Ama yine de
taşımadığım tüm güzel vasıfları taşı derim üstünde.
Yapamadığım
tüm iyi şeyleri yap isterim.
Sevmem de
seni, isterim ki canından çok sev beni.
Küstahım
işte. Çok görme lütfen.
Biliyorum,
diyorsun ki; cehenneme kadar yolun var!
Evet, var.
İşte
cehennem tam da bunun için var.
Ama sen yine
de gel bana zaman tanı.
Düzelirim
belki de.
İyi olanı
göster bana.
Affet beni
ve affedilmenin güzelliğini hissettir.
Düzelt beni.
Yücelt hatta
ve orada bırak.
Cennet belki
de böyle bir yerde.
Ellerinde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder