13 Mayıs 2013 Pazartesi

Nisyandan Geldim Ben, Hoş gör Lütfen!


Beni tanıdığını zannetme sakın.
Çünkü kendime bile itiraf edemediğim gerçeklerimle bir başınayım çoğu zaman.
O kadar çoklar ki; hangisi gerçek ben, bilemiyorum.
İyi biriyim zannetme sakın.
Nisyandan geldim ben.
Unutkanım bir kere.
Aynaya bakar da, topraktan geldiğimi hatırlamam mesela.
Gözlerimin kahvesinde kaybolurum da nereden aldım bu muazzamlığı aklıma getirmem.
 O yüzden iki göz göze geldik diye hatırımda kalırsın sanma!
Ben ki, bir zamanlar farklı âlemlerde ettiğim yeminleri hatırlamam nitekim.
İki sözümü sözüne kattım diye sana borçlandım sanma.
Şu konuda anlaşalım mesela; vefalı biri değilim ben.
Tüm kâinata hükmeden bir eşref olarak beni buraya gönderen kudretin hazırladığı cennetlere layık görürüm de kendimi, küçük bir ricasına yanaşmam vefasızlıktan.
O nedenle, bir parça emeğim var sende diye minnet duyarım sanma.
Emek vermem sana, yardım da etmem.
Küstah biriyim ben, kahrolası biri belki de.
Ama yine de taşımadığım tüm güzel vasıfları taşı derim üstünde.
Yapamadığım tüm iyi şeyleri yap isterim.
Sevmem de seni, isterim ki canından çok sev beni.
Küstahım işte. Çok görme lütfen.
Biliyorum, diyorsun ki; cehenneme kadar yolun var!
Evet, var.
İşte cehennem tam da bunun için var.
Ama sen yine de gel bana zaman tanı.
Düzelirim belki de.
İyi olanı göster bana.
Affet beni ve affedilmenin güzelliğini hissettir.
Düzelt beni.
Yücelt hatta ve orada bırak.
Cennet belki de böyle bir yerde.
Ellerinde…


Hiç yorum yok: