25 Mart 2013 Pazartesi

Batan Gemiler


Genişleyen bir evren gibiydi kalbim.
Bir damla suydum oysa.
Milyonlar ışık yılı uzaktayken sana.
Ruhundan bir nefes üflendi ruhuma.
Dağların çekindiği bir yük konarken omuzlarıma.
Ve zaman nedir bilmezken ben,
Gün sayıyordum ufacık bir odada.
Nakış nakış örülürken bedenim,
Yazılıyordu kader defterim.
İki melek öperken alnımdan,
Bir melek tutuverdi minik ellerimden.
Dökerken gözyaşlarımı,
Aldım ilk nefesimi.
Zormuş dedim bu hayat, zormuş.
İnsan yaşamak için her an nefese muhtaç olur muymuş?
Ne zormuş dedim bu hayat, ne zormuş.
Sonra bir ses duydum ve durdum.
Diyordu ki bana;
“Göze alamadıktan sonra her şeyi, nedir ki hayat…
Nedir ufuk çizgisinde kaybolan güneşin şafak yolculuğu.
Karanlıktan korkan bir yıldız, ateşten kaçan bir mum gördün mü hiç?
Oysa her bahar yeniden açan yapraktı gerçeği fısıldayan.
Ölüp ve sonra tekrar dirilen topraktı okunması gereken!”

“Madem hayat var, batan bir gemi kadar vakur durabilmeli insan...”


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Süper bir yazı, su gibi.

Adsız dedi ki...

Evet, insan cesur olmalı,hayatın getirdiklerine karşı sabırla ve sağduyuyla yaklaşmalı. Kazandıklarına çok sevinmemeli, kaybettiklerine de çok üzülmemeli. Bir gün öleceğinin farkında olmalı insan, son gününü bugün bilmeli. Vakur durabilmeli insan.
Kaleminize sağlık, güzel bir yazı.

Esra-Trabzon